Günümüz toplumunda merak edilen bir konu, kozmetikte kullanılan hayvansal materyalin doğrudan hayvanlardan elde edilip edilmediğidir.
Evet, hayvanlardan elde edilebilirler. Ancak bu vahşi yöntem uygar toplumlarda yerini giderek çeşitli laboratuvar tekniklerine bırakmaktadır. Bu hem daha vicdani üstelik hem daha ekonomiktir.
Balinadan alınan amberin aynısının laboratuvarda daha ekonomik üretilmesi mümkün iken balinaların neslini tehlikeye sokmanın, acı çektirmenin hiçbir yanıtı yoktur. Bugün dünyada doğrudan hayvanlardan elde edilen esans miktarı henüz sıfırlanmamış olmasa bile çok azalmıştır.
Hangi kozmetik üründe vahşet yer aldığını anlamak için öncelikle fiyatına bakabilirsiniz. Doğrudan hayvanlardan elde edilen esansların fiyatı oldukça yüksektir ve ürünün satış fiyatına mutlak yansımaktadır.
Ancak burada vegan ürünlerin fiyatlarının da az olmadığını vurgulamamız gerekir. Onların fiyat yüksekliği ise tamamen doğal olmaları, içeriklerinde kullanım süresini uzatacak kimyasal maddeler bulunmaması, buna bağlı olarak raf ömürlerinin kısa olması, talebin düşük olması nedeniyle az sayıda üretilmelerindendir.
Burada bir başka konuya daha değinmek gerekir. İlaçların ve kozmetik ürünlerin testleri bu iş için yetiştirilen bazı kobay hayvanlar üzerinde, belli sınırlamalar dahilinde, en uygar bildiğimiz ülkelerde dahi yapılmaya devam etmektedir.
Örneğin, hemen tüm ilaçlarda olduğu gibi Covid-19 aşısının da testleri ilk olarak hayvanlar üzerinde yapılmaktadır. Soru şu; testler sadece insanlar üzerinde mi yapılmalıdır?
Doğanın zekasında, sizin kurtardığınız bir yavru kedi bir karganın yemeğidir. Siz kediyi kurtardığınızda karga aç kalacak ve yavrusunu besleyemeyecektir. Dolayısıyla siz kediyi kurtardığınızda aynı zamanda bir yavru kargayı da öldürmüş olacaksınız. Siz kedinin mi yoksa karganın mı yaşamasını tercih edersiniz? Ya da böyle bir tercih yapmaya hakkınız ne kadar var?
Yavru kedinin, büyüdüğünde bir yavru kargayı yiyeceğini de unutmamanız gerekir. Dolayısıyla yerine bir şey koyamadığınız sürece doğal zinciri kırmaya çalışmanız boşunadır. Kozmetik dünyası bunun çözümünü bulmuş. Tamamının bu çözümü kullanmasını bekliyoruz. İlaç endüstrisinin de bulmasını umut ediyoruz. Sonuçta canlı cansız her şey bazı moleküllerin bir araya gelmesinden oluşur. Balinanın yağını bir kez elde ettiğinde –ki balinayı öldürmek gerekmez, onu laboratuvarda bire bir taklit etmemek için hiçbir sebep yoktur.
Biraz doğa, biraz kimya bilgisini vicdanla katıştırdığınızda çözüme ulaşmak kolaydır.
2020 yılında Danimarka gibi uygar olduğu sanılan bir ülkede, kürkleri için yetiştirilen vizonların Covid-19 nedeniyle katledildiklerini unutmamalıyız. Kimse vizon kürk giymiyor diye acı içinde ölmüyor. Ancak birileri vizon kürk giyecek diye milyonlarca vizon acı içinde öldürülüyor. Özellikle bazı kozmetik firmalarını, tekstil ve moda sektörlerinin de artık mağarada yaşamadığımızı anlayana dek vizonlar gibi acı çekmesini diliyoruz.