Bu yazıda, 2019 Eylül ayından itibaren tüm dünyayı sarsan Coronavirus pandemisini anlamaya çalışacağız. Lütfen Covid-19’dan korunma yöntemleri için yalnızca T.C. Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü bildirimlerini takip ediniz. Konusunda en uzman kişilerin çalıştığına inandığımız, insanlığı tehdit eden bu pandemiye karşı tarihsel bir sorumluluk üstlenmiş bu kurumlar dışında gerçeğe uygun bilgi almak iyimserlik olacaktır. Çünkü Covid-19 tanımlanmasından itibaren yaklaşık 1 yıl geçmesine rağmen henüz tam anlaşılabilmiş değildir. Ayrıca sürekli bir gelişim / değişim gösteriyor olmasından şüphe ve kaygı duyulmaktadır.
Dünya genelinde tekrar edilen ve artık neredeyse emin olduğumuz şeyler şunlardır. Covid-19, Coronavirus ailesinin temel özelliği taç vantuzları sayesinde çok kolay bir yayılma gösteriyor. Moralinizi kesinlikle bozmayınız. Bu hastalıktan korunmak için yapmanız gerekenler zaten herkesin her an yapması gereken davranışlardan ibarettir. Dünyanın en şanslı toplumu olabiliriz. Ancak sahip olduğumuz tuvalet alışkanlığımız, el ve yüz yıkamamız yanında artık daha az samimi bir hayat sürmemiz gerekecektir.
– Elimizi sabunla yıkadığımız,
– Sokakta eş dost diyerek sarılıp, kucaklaşıp, öpüşmediğimiz,
– İnsanlara – her zaman bahsi geçen – fazla sokulmadan kişisel alan bırakmamız,
– Sağa sola tükürüp, insanların yüzüne aksırmadığımız,
– Toplu taşıma araçları, sinema gibi yerlerde ağzımızdan çıkacak olası mikrop ile başkasının temas edeceği yüzeyleri kirletmediğimiz
– ve tüm toplum bu şekilde hareket ettiği takdirde Covid-19 hastalığına yakalanma riskimiz büyük ölçüde azalacaktır.
Bu davranış biçimi zaten olması gereken, uygar toplumsal yaşam biçimidir. Bu nedenle sadece Covid-19’a özel hareket etmiş olmayacak, diğer bir sürü hastalığın bulaş riskine karşı da önlem almış olacağız. Yani yapmamız gereken canımızı sıkmak değil, olması gerektiği şekilde yaşamaktır. Pandeminin yarattığı korku sizi paranoyaya hapsetmemelidir.
Hastalık anlaşılıncaya, tedavi geliştirilinceye kadar maske, eldiven ve dezenfektan ya da 80 derece kolonya kullanmayı kesinlikle bırakmayınız.
Yayılmanın hangi ortamlardan sonra yükseldiğini sakın unutmayınız. Düğün, yolculama, kutlama gibi etkinliklerde yaklaştığınız tanıdığınız insanların bilmeden virüs taşıma ihtimalleri her zaman yüksektir. Henüz belirti göstermemiş ya da virüsü yenmiş ancak taşıyıcı olarak geziyor olabilir. Bu kişi en yakınınız olabilir. Bu durumun aslında her türlü hastalık için geçerli olduğunu hatırlatarak duruma farklı bir açıdan bakmaya çalışacağız.
Önemli soru, bu pandemi on yıllardır dünyaya yapılan sistemli kötülüğün sonucu olabilir mi?
Ormanların yok edilmesi, organik tarımdan uzaklaşarak yapay tohumlar ve bitkinin DNA’sına dolayısıyla insan DNA’sına hasar veren tarım ilaçlarının yaygınlaşması, içme suyu kaynaklarının yok edilmesi insan bağışıklık sisteminin dünya genelinde çökmesine ve Coronavirus gibi zaten var olan bir virüse karşı dayanıksız hale gelmesine neden olmuş olabilir mi? Evet. Başından beri incelediğimiz konu ve korkuyla uyardığımız sonucu budur.
İnsan sağlığı için ilaç üreten şirketlerin bazılarının aynı zamanda zirai ilaç üretiyor olması, özel veya kamusal sağlık kuruluşlarıyla ilişkileri tüm dünyada rahatsızlık uyandıran bir gerçektir. Hayal gibi gelebilir ancak sağlık hizmetleri dünya çapında devletler tarafından eşit ve ücretsiz sunulmadığı müddetçe bu kuşku bitmeyecektir. Bir şirketin para kazanmak için sunduğu mal ya da hizmete olan talebin artmasını istemesinden daha doğal bir şey olamaz.
Coronavirus ya da diğer tüm hastalıklara karşı alınması gereken en acil ve en güçlü önlem doğal kaynakların korunmasıdır. Bu doğal kaynaklar, sahip olduğumuz tek gerçek savunma sistemi olan bağışıklık sistemimize kaynak olarak aktarılacaktır.
Yalnızca ülkemize bakarak dünya çapında doğaya yapılan kötülüğü anlayabiliriz. Siyanürle altın aramanın sonucunda verimli tarım arazileri zehirlenir, bu yaşamı hiçe sayan davranışın meyvesi ise soframıza zehirli domatesler olarak gelir. Domatesten alıp bağışıklık sistemine katacağınız hiçbir şey olmadığı gibi kansere yakalanırsınız. Yakalanmasanız bile sisteminiz kaynaksız kaldığı için her türlü hastalığa açık hale gelirsiniz. Covid-19 ile dünyanın başına gelen tam da bundan ibarettir.
Pandemiden önce yapılanları hatırlayınız. Bu süreç, neredeyse sadece gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde aynı anda tüm dünyada gerçekleştirildi. HES’ler, sulama ve tarım alanlarının, dere yataklarının imara açılması, yerli yani bu toprak insanın bağışıklık sistemine en uygun tohumların yasaklanması – ekiminin kontrol altında tutulması, yanan – kesilen ormanlar, yaban hayat alanlarının daraltılması, medya araçlarıyla insanların yararsız / zararlı besinlere yönlendirilmesi ve benzeri şeyler.
Covid-19 bir Çinlinin yarasa veya pangolin yemesinden ortaya çıkmadı. Ecel geldiğinde baş ağrısı bahanedir. Çinliler binlerce yıldır pandemi yaratmadan aynı şeyi yemektedir. Ancak Çinliler de tüm dünya gibi bağışıklık sistemlerine zarar verecek işleri tüm dünya ile aynı anda yaptılar. Doğaya verilen zararın bir bedeli olacaktı. Acısı şimdi çıkmaktadır.
Çin’in şu anda dünyanın ekonomisi en güçlü ülkesi olduğu düşünülüyor. Ancak bu tek zenginin ürettiği malı satabileceği kimse kalmadığında o zenginliği yaratan sistem işlemez hale gelir. Soğuk savaştan bu yana yaşanılan iki kutbun çekişmesi dünya çapında bir ekonomik durgunluğa yol açmıştır. Pandemi öncesi ve sonrasında dünya çapında günlük ortalama ölüm sayısı çok büyük fark etmediği anlaşılıyor. Ekonomi, pandemi olmasaydı da zaten duracaktı.
Bu durumda çıkan sonuç ise basit sayılabilecek bir virüs aslında var olan küresel bir ekonomik çöküşün üzerindeki perdeyi indirmiştir.
On yıllar süren bir süreçte yaşanılan küresel güç çekişmesi doğayı acımasızca tahrip etmiş, yıllar içinde insan sağlığına giderek daha fazla zarar verilmiş, sonunda ise ekonomisi çöken dünya artık insanları tedavi edebilecek parayı / tedaviyi / teknik donanımı bulamaz hale gelmiştir.
7,5 milyar insan içinden henüz sadece 25 milyon kadarı enfekte oldu. Sağlıkla beslenip, diğer insanları pandemiyle baş başa bırakıp kaç insanın yaşayıp öleceğine karar veren bir sistem olması ihtimaline karşı hem kendiniz hem başkaları adına hayati bir sorunluluk taşıdığınız bilmelisiniz.
Bu durumda yapmamız gereken şey pandemiye ve her türlü hastalığa karşı kendimizi korumak, sağlıklı ve dengeli beslenmeye – egzersiz yapmaya dikkat etmek, gelecek nesiller için ise doğaya zarar vermeyi derhal durdurmaktır.