Dünyada Alman Gerçeği

Bildiğimiz Almanya’nın temeli 1871 yılında Prusya Krallığı tarafından atılmıştır. Başkenti Berlin olarak kurulan Alman İmparatorluğu halkı temelde birçok dağınık Germen kabilesinden bir araya gelmesinden oluşmaktaydı. Prusya’nın sınırlarından belli olacağı gibi sınırlar içinde Germenler dışında Slav, İskandinav, Saxon gibi çok sayıda değişik topluluklar barındırmaktaydılar fakat bu birliğe Avusturya’yı etmemişlerdi.

1871 de kurulan Alman İmparatorluğu, emperyalist çizgisinden hiç vaz geçmeden bu güne dek yoluna devam etmiştir. Dünyanın en çalkantılı döneminde, ülkelerin sınırlarının sürekli değiştiği tarihlerde Afrika kıtasında bile sömürge sahibi olmaya çalışmışlardır. Almanların Afrika’daki varlığı 1. Dünya Savaşı öncesine uzanmaktadır. Savaşın çıkma nedenleri arasında Afrika kıtasındaki paylaşım anlaşmazlığının da rolü büyüktür.

Bu emperyalist davranış nihayet 1914 yılında Almanların 1. Dünya Savaşı’nı başlatmasına neden olmuştur. Avusturya – Macaristan Prensi suikast sonucu öldürülünce eski dünya ittifak ve itilaf devletleri olarak gruplaşarak birbirlerine savaş açmışlardır.

Bu sırada imparatorluğu içinde milliyetçi isyanlarla boğuşan Osmanlı İmparatorluğu ise, Almanya’nın cephe bölme planıyla basit bir tuzakla savaşa dahil edilmiştir.

Önce Almanya ile Osmanlı arasında gizli bir ittifak anlaşması yapılır. Savaş hazırlıkları tamamlanıncaya kadar Osmanlı Devleti tarafsız görünecektir. Almanya Rusya dahil herkese savaş ilan etmiş durumdadır. Goeben ve Breslau isimli Alman gemileri Cebelitarık Boğazı’nın İngiliz kontrolünde olması nedeniyle Akdeniz’e hapis olmuşlardır. İngiliz donanmasından kaçan gemiler İstanbul’a getirilir. Sorun çıkmasını önlemek için İngilizler’e gemilerin Osmanlı tarafından satın alındığı söylenir. Uluslararası anlaşmalar gereği bu gemilerin derhal silahtan arındırılması gerekmektedir. Fakat Alan büyükelçisi buna şiddetle karşı çıkarak, milyonlarca insanın ölümüne yol açacak harekitini yapar. Alman gemilere Osmanlı Bayrağı çekilir, isimleri Yavuz ve Midili konur. Gemiler Rusya’nın Sivastopol ve Novorossisk limanlarını bombalar. Osmanlı Bayrağı ile Rusya’nın bombalanması Osmanlıyı savaşa sokmuştur. Çanakkale Savaşı’nın nedeni Almanların Rusya’yı Osmanlı bayrağı ile bombalamasıdır.

Osmanlı Devleti’ni savaşa sokan Almanlar, ikili anlaşmalar gereği Liman von Sanders başkanlığında bir heyetle Osmanlı askerinin komutasında yetki sahibi olmuştur. Çanakkale savunmasının başında da Alman amiral Usedom getirilmiştir. Amiralin Çanakkale Savaşı’nı kaybettirecek her türlü beceriksizliği göstermesi üzerine Mustafa Kemal komutaya tamamen hakim olmuş ve Çanakkale’yi düşmana geçirtmemiştir.

Almanların büyük gayretiyle başlayan 1. Dünya Savaşı savaşa katılan resmi rakamlara göre 65 milyon askerin Afrika, Arap Yarımadası, Balkanlar, Kafkaslar, Avrupa gibi çok geniş bir coğrafyada yaklaşık 20 milyon insanın ölümü ve kaybıyla sonlanmıştır.

Savaşın Almanların yenilgisiyle sonuçlanması üzerine Osmanlı İmparatorluğu da yenik sayılmış, 4 yıl süren savaş sırasında Osmanlı elindeki toprakların çok büyük kısmını kaybetmiş ve galip devletlere büyük miktarda savaş tazminatı ödemeye mahkum edilmiştir.

1914 – 1918 yılları arasında yaşanan dünya savaşı sırasında, özellikle Ermeni çetelerin Rus asker üniforması giyerek Osmanlı topraklarında yaptığı katliamlar nedeniyle 1915 yılında buradaki halk göçe zorlanmıştır. Batıda Çanakkale’de tarihin gördüğü en büyük savaşlardan biri yaşanırken Doğu’da çeteler tarafından sürekli bir çete vurgunu yaşanması göçü zorunlu kılmıştır. Bu sırada çok sayıda insan ölmüştür. Göçün yapılması Osmanlı Devleti’ne başlatılan soykırımı engellemiştir.

Almanya Meclisi’nin kabul ettiği Ermeni soykırım tasarısı aslında Ermenilerin Rus desteğiyle yapmak istediği Türk soykırımını Osmanlı Devleti’nin Ermeni nüfusu tehcir etmesiyle önlediği gerçeği üzerine kurulmuş bir yalandır.

Ruslar bir süre sonra Bolşevik Devrimiyle bu tavırlarından vaz geçecek, Almanlar da bu devrim sonucu içten zayıflayacak ve savaş Osmanlı Devleti’nin boş yere tazminat ödemesi, toprak kaybetmesi ve milyonlarca insanın hayatına mal olacaktır.

Almanların başlattığı ve bizim onlardan çok kayıp vermemize yol açan savaşın hemen ardından Mustafa Kemal’in önderliğinde Türk Kurtuluş Savaşı başlamıştır. Almanların veya herhangi bir ülkenin tehcir sırasında soykırım yapıldığı iddiası şu an olmayan bir devletle ilgilidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti 1923 yılında kurulmuştur. Türk Milleti adına kararlar alan Büyük Millet Meclisi ise 1920 de kurulmuştur. Buna rağmen 1. Dünya Savaşı sonucunda Osmanlı Devleti’ne kesilen savaş tazminatı Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından ödenmiştir.

Elbette savaş sonrası da Almanya’nın rahatsız tavrında değişiklik olmamıştır. Savaştan mahvolarak çıkan Almanlar, toplum psikolojisi gereği aşırı milliyetçiliğe yatkın bir hale gelmişlerdir. Bu ruh hali sırasında Adolf Hitler ortaya çıkar. Ezik halka sürekli maneviyat pompalayarak sonunda Alman halkının eşsiz, benzersiz mükemmel olduğuna ikna eder. Diğer yandan özellikle Yahudileri hedef alır. Oysa Hitler tüm bu ırkçı politikasını yaparken finansörü de bir Yahudi’dir.

Sadece 6,5 milyon Yahudiyi gaz odalarında öldüren, 2. Dünya Savaşı’nı başlatan Hitler tüm dünyaya yayılan savaş sonrasında resmi rakamlara göre 73 milyon insanın ölümüne yol açar. Almanlar Yahudi ırkını hedef alarak bir soykırım yapmışlardır. Ancak aslında girdikleri her yabancı toprakta Alman olmayan herkesin soyunu kırmaya teşebbüs etmişlerdir.

Almanya bu kez Türkleri savaşa çekemez. Yunanistan’a kadar ilerleyen Almanlar daha ileri gidemezler. İşine geldiğinde sağırlaşan İsmet İnönü Alman tuzağına düşmez. Oysa İtalya bu tuzağa düşmüştür. Sonuçta Almanya yine bir dünya savaşı yaratır ve yine kaybeder.

Sürekli agresif Almanlar aslında 2. savaştan sonra da boş durmazlar. Solingen’de bir Türk ailenin evi yakılması NeoNazi vahşetidir. Ancak dünya pek haberdar olmasa da Almanya’da Alman olmayanlara karşı yürütülen ırkçı terör hiçbir zaman durmamıştır. Almanların bu tavrı Alman olmayanların soykırımına yönelik sürekli bir harekettir.

2. Dünya Savaşı sonrasında yeniden kurulan Almanya soykırım yaptıkları aynı Yahudi finansör tarafından imar edilmiştir. Bu trajik gerçeğin yanında, dün Türkleri soykırımla itham eden Almanlar savaş sonrası Türkiye’den giden Türklerin sayesinde bu günkü ekonomik güce ulaşmıştır. Almanya’nın 6,5 milyon Türk insanını barındırdığı düşünülürse Türkiye’nin Almanlara bu hareketinden dolayı hakkını helal etmesi mümkün değildir.

Mecliste 1 Alman vekilin hayır oyu vermesi (açıklamasına göre iki ülke arasında ilişkilerin bozulmaması için), Türk kökenli vekillerin ise gösteri yaparcasına soykırıma evet demesi, 2. Dünya Savaşı’nın bir Yahudi tarafından finanse edilip kadın, çocuk, erkek 6,5 milyon Yahudi’nin gaz odalarında yakılması kadar ilginçtir.

Yorum içeren bu yazımızda, tüm Alman halkı suçlanmamaktadır. Jupp Derwll’i sevdik, Goethe’yi sevdik, Daum’u sevdik. Almanların sürekli yanlış seçim yaptıkları çok açık.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz