Bir evsel atığın hikayesi nedir hiç düşündünüz mü? Marketten para verip bir yiyecek alırısınız. Fiyata KDV dahildir. Marketçi devlet ve belediyeye vergi öder. Mutfakta doğalgaz ve elektrik harcayarak yemeğinizi yaparsınız. Doğalgaz ve elektrik faturasına vergiler ödersiniz. Doğalgaz ve elektrik kurumlarının işleri tamamı değilse de bir kısmı taşeron firmalar tarafından yapılır.
Yemek artığınızı çöpe atarsınız, çöp arabası gelir alır. Çöp vergisi ödersiniz. Çöp arabasında da taşeron işçileri çalışır. Toplanan çöpler taşeron bir firmanın deposuna götürülür ve işlenir. İşlenen çöpler bir başka taşeron tarafından bir başka taşeron firmanın çalıştırdığı atıklardan elektrik üretimi yapılan tesise getirilir.
Burada üretilen elektrik bir taşeron firmas tarafından evlere ulaştırılır. Elektrik kullanır ve vergisini ödersiniz. Taşeron firma arttıkça maliyet yükselir, eve giren elektrik vücudunuza girmiş gibi olur. Oysa cumhuriyetin ilk yıllarında Mustafa Kemal’in devletçilik ilkesine uygun olarak bu işler hep devlet eliyle yapılırdı. Elektrik ucuzdu. Çöp bedavaydı.
Bulunduğunuz şehirlerde belediyeler hem sizden atık parası alırlar hem de bu atıkları satıp para kazanırlar. Hurdacılar belediyelerden daha dürüst esnaftır. Hurdayı verir mandalınızı alırsınız. Hem hurdayı hem de evinizdeki mandalı vermezsiniz, istemezler de.
Not : Vandallık veya akım olarak Vandalizm, bilerek ve isteyerek, kişiye ya da kamuya ait bir mala, araca ya da ürüne zarar verme eylemidir.