Chemtrails Komplo Teorisi, gökyüzünde kötü amaçlı kimyasal izler bırakılması iddiası olarak kısaca özetlenebilir. Uçakların gökyüzünde bıraktığı iz anlamına gelen “contrails” kelimesi alınarak İngilizce “kimyasal” yani “chemical” ve “iz” yani “trails” kelimelerinden türetilmiştir.
Teoriye göre bundan yaklaşık 10 yıl önce 40.000 kişilik bir ekiple başlayan ve amacının yeni dünya düzenine göre belli bölgeleri zehirlemektir. “Chemtrail” komplo Teorisi, uçakların havada normalde bıraktığı su buharı izlerini inkar etmiyor. Ancak bunun yanında alışılmış su buharı gibi dağılmayan ve gökyüzünde çok daha uzun süre asılı kalan buluta benzer izlerin, canlı sağlığı ve çevre için büyük tehlikeler taşıyan kimyasal maddeler içerdiği öne sürülüyor.
Sayıları dünya çapında giderek artan Chemtrails Komplo Teorisi takipçileri, gökyüzünde uçakların geçtikten sonra bıraktıkları izleri takip ediyorlar. Bu görüntülerden bazıları teorinin hiç de boş olamayabileceği konusunda dikkat çekici özelliklere sahip. Uçakların gökyüzünde birbiri ardına bıraktığı çizgileri her gün görebiliriz. Bunların bazıları bulundukları irtifada rüzgar olmaması nedeniyle uzun süre dağılmıyor olabilir.
Hava taşıtlarının gökyüzünde izler bırakması, atık gazlar oluşturması normaldir. Tehlikeli kimyasalların kasıtlı olarak gökyüzüne salındığı henüz ispatlanamamış bir iddia. Yapılan ölçümler, teorinin asılsız olduğunu gösterse de iddia zaten bunu organize edenlerin iddiayı ispatlanamaz kılacaklarını söylüyor.
İddiaya göre bu chemtrail izleri içinde alüminyum, silikon karbür, baryum gibi ağır elementler bulunuyor.
Teoriye karşı çıkanların, bir uçağın yakıtından arkaya sadece su buharı ve / veya zararsız bir takım maddeler bırkatığı savunması ise uçakların öyle ya da böyle gökyüzüne olumsuz bir şeyler bıraktığı gerçeğini değiştirmiyor. Bıraktıkları şey her ne ise elbette dünyaya yağıyor. Yer yüzündeki riski ölçmek ise çok zor. Örneğin 1 kilogram alüminyum tozunu, saatte 900 kmh hızla giden bir uçaktan, 5.000 feet yüksekten bıraktığınızda ne kadar bir alana dağıldığını hesaplayabilmek için hava sıcaklığı, rüzgar gibi etkenler yüzünden neredeyse imkansız. Ancak uçak rotası altında bulunan çok geniş bir alanda toprak ve su incelemesi yaparak bir ipucu elde edilebilir. Ancak bu değişimin hava taşıtlarından mı yoksa başka etkenlerden mi kaynaklandığını da çözmek zor. Üstelik değişimi görebilmek için yıllarca not almak gerekir.
Yakın geçmişte yaşadığımız Wolkswagen firması skandalından sonra doğrudan uçakların egzozunda yapılacak testlerin de ne kadar güvenli olacağı tartışılabilir.
Kaos yaşayan bir coğrafyada, gökyüzünden zehir boşaltılıyor olması artık çok da saçma gelmemeli. GDO’nun zehir olduğuna inanıyorsanız, soluduğunuz havanın da zehirlendiğine inanabilirsiniz.
Konuyla ilgili daha fazla detaya, teknik bilgilere ulaşmak isteyenler Google’da “Chemtrails Komplo Teorisi” diye arattıklarında konuyla ilgili bir çok tartışma grubuna ulaşabilirler.