Bal, meyve gibi doğal olanlar dışındaki tatlandırıcılar insan bünyesi için zehirdir. Doğal kaynaklardan yapay yollarla elde edilen şeker ancak 150-200 yıllık geçmişe sahiptir. İnsan bedeninin bu yeni gıdaya uyum göstermesi için belki birkaç on bin yıl evrimleşmesi gerekir.
Özel şirketler, para kazanmak amacıyla oluşturulmuş organizasyonlardır. Azami kazanç ve bu kazancın sürdürülebilir olmasını amaçlarlar.
Devlete ait yani kamusal şirketler ise öncelikle halkın ihtiyacını gidermek için kurulmuş, kazancın ise yalnızca hizmetin devamlılığını sağlamak amacıyla kullanıldığı yapılardır.
Bu noktada, kamusal şirketler olan şeker fabrikalarının özel şirketlere satışı, ürünlerin kamu ihtiyacını karşılama amacından önce daha çok para kazanmak amacıyla üretileceğini göstermesi bakımından önemlidir.
Para kazanmak için yapılacak ilk işlerden biri maliyeti kısmaktır. Şeker üretirken pancar kullanmak yerine daha ucuz ve etkisi daha güçlü olan patates, mısır gibi nişasta kaynaklarını kullanmak maliyeti azaltır. Ancak bunun insan sağlığına bir deprem etkisi yaratacağı kesindir.
Şeker Kaynakları Nelerdir
Şeker birçok kaynaktan elde edilebilir. Kamış şekeri (sakaroz), Süt şekeri (lâktoz), malt şekeri (maltoz), üzüm şekeri (glikoz), meyve şekeri (früktoz), nişasta şekeri (dekstroz).
Güçlü kimyasal bir bileşik olan bu şekerlerin ortak özellikleri tatlı olmaları ve enerji vermeleridir. Ancak etkileri farklıdır.
Sakaroz; Şeker kamışı veya şeker pancarından elde edilen doğal bir yapıdır.
Lâktoz; Sütün içinde bulunan ve sütün buharlaşmasından arda kalan doğal bir şeker türüdür.
Maltoz; Arpa ve diğer tohumlarda bulunan nişastanın parçalanmasıyla elde edilir. Doğal halde pek az bulunur.
Glikoz; Üzüm başta olmak üzere meyvelerde bulunan doğal şekerdir.
Früktoz; Meyvelerde bulunan doğal bir şekerdir.
Dekstroz; Nişasta şekeridir. Özellikle mısırdan elde edilen doğal bir türdür. Patates ve pirinç de nişasta bakımından en zengin gıdalardır.
Bu şekerlerden vücutta en hızlı yanmaya uğrayan tür nişasta şekeridir. Çok yoğun bir tatlılığı vardır. Diğer şekerlerden çok daha az bir miktar ağzınızı tatlandırmaya yeter. Ancak çok hızlı şekilde kan şekerine dönüştüğü için bağışıklık sisteminizin buna cevap vermesi hayli yıpratıcıdır.
Patates, pirinç, mısır gibi gıdalar, çok yüksek şeker içermeleri ve bu şekerin kana çok hızlı karışması nedeniyle sağlığınızı sarsar. Obezite, diyabet gibi hastalıklar başta olmak üzere birçok hastalığa kapı açılır.
Örneğin; sağlıklı bir insansınız. Patates kızartması yemeyi çok seviyorsunuz. Her gün doya doya yediğiniz bu patates anında kan şekerinizi yükseltiyor ve pankreasınız yoğun biçimde kan şekerinizi dengelemeye çalışıyor. Buna karşılık aldığınız bu enerjiyi hemen yakacağınız bir spor yapmıyorsunuz. Sonuçta obezite ve diyabet kapınızı her an çalabilir.
Halen gazoz, kek,pasta benzeri ve benzeri olmayan neredeyse tüm gıdalarda nişasta şekeri kullanılmaktadır. Bir markete gittiğinizde bunu kendiniz görüp, ne kadar çok yerde kullanıldığına şahit olabilirsiniz.
Nişasta bazlı yani çok hızlı yanan şekerin sofra şekeri olarak üretilmesi ise başka bir şeydir. Nişasta bazlı şekerin gıdalarda belki hiç kullanılmaması gerekirken, kesme şeker olarak satışa sunulması büyük bir tehlikenin genele yayılması demektir. Doğal olarak alınmayan şeker zaten kötüdür. Ancak nişasta bazlı şeker en kötüsüdür.
200 yıl önce çay sade içilir, kültüre göre bazı yerlerde bal, limon gibi doğal tatlandırıcılar kullanılırdı. Obezite yoktu. Çocuklar sağlıklı büyürdü. Bünye bu doğal şekeri tanırdı. Doğal şeker bağışıklık sistemine ölümüne saldıramazdı. Şimdi ise zaten bir zehir olan fabrika şekerinin daha ölümcül hale getirip nişasta bazlı şeker olarak sunulması yakın gelecekte sağlıksız bir neslin müjdecisidir. En çok tatlı, çikolata ve benzeri ürünlerin tüketildiği yaşlarda gelişen bünyelerin gereksiz ve yapıcı olmayan bir enerji kaynağıyla yüz yüze kalması kötüdür. Bu şekerin gelişime hiçbir katkısı yoktur. Oysa çocukların tükettiği gıdalarda bal gibi doğal tatlandırıcıların kullanılması belki maliyeti artıracaktır ama sağlıklı nesillerin yetişmesini de sağlayacaktır.
nişasta bazlı şekerin ileri yaşlardaki etkisi ise kendini çok daha kısa sürede ortaya çıkarır. Çok değil, nişasta bazlı kesme şekerin piyasaya çıkmasından bir yıl sonra Tip 2 diyabetteki artışı görebileceksiniz.
Doğal olmayan her tür şekerden uzak durunuz. Ama en çok nişasta bazlı şekerden uzak durunuz. Kaba bir benzetme yapmak gerekirse; bağışıklık sisteminiz bir çelik yelektir. Şeker ise üzerinize yağan mermiler gibidir. Ancak nişasta şekeri, o yağan mermilerin bomba halidir.