İstanbul Deniz Otobüsleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. yani İDO, İstanbul’un trafik sorununun çözmek amacıyla zamanın Anavatan Parti’li Büyükşehir Belediye Başkanı Bedrettin Dalan 1987 yılında kurulmuştur. Bedrettin Dalan 26 Mart 1984’ten 28 Mart 1989’a kadar bu görevi yapmıştır. Aynı zamanda Yeditepe Üniversitesi ve İstek Vakfı kurucusudur.
Türkiye Deniz İşletmeleri Şehir Hatları İşletmesi başkan 1987 yılına kadar deniz ulaşımını sağlamaktaydı. Yine aynı başkan zamanında Büyükşehir Belediyesi tarafından İstanbul Ulaşım ve Ticaret A.Ş. kurulmuş daha sonra 1988 yılında şirkette ünvan değişikliği yapılmış işletme, İDO – İstanbul Deniz Otobüsleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. adını almıştır. Bu tarihlerde yapılan değişikliklerin amacı deniz otobüsü ve feribot çalışmalarının arabalı vapur ve yolcu vapuru hizmetlerinden daha farklı geniş bir açıya sahip olmasıdır. Artık İDO sadece İstanbul sınırları içinde hizmet vermeyecektir. Türkiye’nin en büyük nüfusa ve imkanlarına sahip olma sorumluluğuyla Kocaeli, Bursa, Yalova, Balıkesir gibi deniz komşusu şehirlerin yapamadıkları bir hizmeti gerçekleştirmiştir.
2005 Şubat’ında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevi 1 Nisan 2004’te devralan AKP’li belediye başkanı Kadir Topbaş
ile Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK) bir protokol yaparak, Türkiye Şehir Hatları İşletmesini devralmıştır. Eski işletme çalışanlarının yoğun protesto ve dayak yemeli eylemleri işe yaramamış ve yeni yönetime yakınlığı olan ancak tecrübesiz bir sürü işsiz insan asgari ücretle işe alınmıştır. Ortalama 2.000 TL maaş aldıkları ve her türlü sosyal imkana sahip oldukları, rahat bir emeklilik garantisine sahip olduğu dedikodusu yapılan eski tecrübeli işçiler işten çıkarılmış ve yerlerine denizle ilgili tecrübesi olmayan asgari ücretli ancak yeni yönetimle yakınlığa sahip olma avantajı bulunan işçiler asgari ücretle işe başlatılmıştır. Böyle tembel ve pahalı yük atılmış, ülke çıkarlarına uygun ucuz işçilere iş imkanı yaratılmıştır.
Bu geçiş döneminde medyaya yansıyan ve çoğu yansımayan iskele ve deniz kazalarından bu işçilerden çok onları işe alanların sorumluluğu bir gerçektir.
Şu anda 19 hatta, 25 Deniz Otobüsü, 10 Hızlı Feribot,18 Araba Vapuruyla 32 noktaya 53 gemi ile hizmet götürdüğünü açıklayan İDO 2011 Haziran ayında özelleştirilerek TASS ( Tepe – Akfen – Souter – Sera ) Ortak Girişim Gurubuna devredilmiştir. Bu devrin hemen ardından 2012 yaz başında İDO bir sosyal ayrımcılık yaparak öncelikli geçiş tarifesi uygulaması başlatarak zengin ve fakiri ayırmaya başlamıştır. 7 / 24 kesintisiz hizmet verdiğiyle övünen İDO vakası hakim özelleştirme mantığının açık bir örneğidir.
Toprakları yabancı kuvvetler tarafından paylaşılmak üzere bir ülkeyi bu durumumdan kurtaran, her açıdan bağımsız bir Ülkenin temellerini atan Mustafa Kemal’in devletçilik ilkesiyle amaçladığı devletin halkına kaliteli, kesintisiz ve ucuz haberleşme, sağlık, eğitim ve ulaşım gibi temel hizmetleri sağlaması, bu hizmetlerde tekel oluşmaması hedefi bu biçimde bertaraf edilmiştir. Yüksek gelir getiren, stratejik ve insanların kaçınılmaz kullanacağı bazı devlet kuruluşları özelleştirilerek güçlü sermayelere katılmıştır. İDO örneğinde Türkiye sadece İstanbul’u değil ama en çok İstanbul’u etkileyen deniz ulaşımı Deniz İşletmeleri’nin elinden yasa marifetiyle alınmış, gereken ince ayarlar yapıldıktan sonra da özelleştirilmiştir. Telekom’un yok pahasına sadece 6 aylık gelirine özelleştirilmesi de buna destek veren bir vakadır.
Devletin anayasada belirtilen temel görevlerini yerine getirmesi gereken bu işletmelerin özelleştirilmesi yerine iyileştirilmesi yönünde rapor veren kendi raportörlerine rağmen özelleştirilmesi yine bu devletin savcılarını harekete geçirmesi gereken bir durumdur. Özelleştirmelerde kamu yararına ve raportörlerin raporlarına iyice göz atmaları gerekir.
İDO’nun akla zarar fiyat ve hizmet uygulamaları artık işletmeyi devralan ve bu alanda tekel durumuna geçen Bilkent Holding CFO’su ve İDO CEO’su Önder Sezgi’nin sorumluluğundadır. 1988 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun olan, 1998 yılına kadar Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu’nda Hesap Uzmanı olarak görev alan Önder Sezgi 1998’de Tepe Grubu’na katıldı. Ekonomi makaleleri yayınlanmış, konferanslar vermiş kısacası ekonomi alanında iyi bir kariyere sahiptir. İDO’nun yakın zamandaki fiyat uygulamaları hakkında 1 TL istedik olay oldu şeklinde açıklamaları, hafta içi hizmetlerin maliyetine yapıldığı iddialarıyla savunma yapan Sezgi’nin yönetimi hükümetin çeşitli alanlarda yaptığı dene geri çekil yöntemiyle benzerlik gösteriyor. Buna bağlı olarak da halkın yoğun tepkisi karşısında bazı noktalarda şimdilik geri adım atıyor. Ancak asıl amacın karlılığı ne pahasına artırmak olduğu, halka hizmetin çok da önemli olmadığı apaçık ortada olan bu zihniyetin eninde sonunda bir tekel olarak istediğini alacağı malumdur.
Aynen bunun gibi Süperlig karşılaşmaları ihalesinde gerçek dışı bir fiyata yayın haklarını satan ve kamu yararını hiçe sayıp hem Türk futbolunu bitiren hem de halka çok pahalıya malolan ihalenin memurları sorumlulukları gereği muhakkak ki gündeme göre ihaleyi alan kişilerin amacına uygun ince ayarlar yapacaklardır. Kar getiren kuruluşlar el konulup işçileri işten atılır, ihale açılır hep aynı müteahhidlerin kazandığı ihalelerle asgari ücretli yeni işçiler alınır. Fiyat güncellemesi adı altında zam yapılır. Gerekli teçhizat, yönetmelik değişikliği ve organizyon tamamlandığında kurum özel sermayeye ihale yoluyla devredilir. Bu ihale sonucunda elde edilen gelirle ihaleler yapılır, şehre kaldırım ve çiçekler döşenir.
Kamu ellerinde çiçekler yepyeni kaldırımda otobüs beklerken ihale alanlar ve ihale açanlar da cipleriyle sıkışık trafiğe dalmak zorunda kalırlar.