Et fiyatları ayrıca ele alınacak bir konudur. Dalga dalga yok edilen hayvancılık sektörü “ucuz et” diyerek tedavi edilemez.
Et yiyen canlılar ot yiyen canlılardan daha vahşidir. Çünkü can almak zorundadır. Ot ise kendini savunmadığı için otla beslenen canlılar barışçıldır. Beslenmek için et yemek zorunda kalan ve mukabil vahşi olan buna canlılardan farkımız, insanlar yaşamak için et yemek zorunda, can almak zorunda değildir. İnsan dışındaki canlılar beslenirken lezzet kavramını aramazlar. Hayvanların beslenirken aradıkları tek kriter yaşamlarını sürdürmeleri için gereken besin tipi ve miktarıdır. Doğada şişman hayvan yoktur.
Lezzet bir aldatmacadır. Mesela besin değeri yüksek brokoliyi pek çok insan sevmez. Ancak besin değeri olmamasıyla birlikte insan sağlığına yüksek tehdit oluşturan patates cipsini, pahalı olduğu halde tüketmek isteriz. Dolayısıyla etin lezzeti konusu da insanın kendine yarattığı bir aldatmacadır. Bu da yaşamak için avcılıkla geçinen atalarımızdan bize kalan bir mirastır.
Etin beslenmemize katkısı vazgeçilmez değildir. Etten aldığımız protein, kolestrol, karbonhidrat gibi değerleri bitkilerden de alabilmekteyiz. Yani sadece otçul beslenerek de yaşayabiliriz. Omega3 gibi bazı maddelere kolayca ulaşabilmek için balık yemekle yetinebiliriz. Et yemeyenlerin, bitkisel beslenenlerin arasında eğer bir sağlık sorunu yoksa fazla kilolu olanına rastlayamazsınız. Bitkisel beslenme sizi en önemlisi, yağdan korur.
Kasaptan dana, kaz, tavuk, koyun eti almak kimsenin vicdanını yaralamaz. Ancak biliniz ki kasaba ulaşan bu hayvanların hayat öyküsü sizin yemekten aldığınız zevk kadar iç açıcı değildir.
Örneğin tavuklar hareketsiz kalıp şişmanlasın diye kanadını bile açamadıkları bir hücrede, dip dibe beslenirler. Sonra makinelerle alınıp, baş aşağı bir mekanizmada kafalarının kesileceği yere doğru götürülürler. Tık tık tık.. Sırayla kafaları uçurulur. Tüyleri yolunur. Yolculukları masanızda yemek olarak son bulur. Acıklı kısmı hafifletmek için son günlerde “gezen tavuk” modası çıkmıştır. Bu da sadece hayvanların işkence dolu hayatlarını hafifletmek için değil daha sağlıklı gıda ürünü olduklarını göstermek içindir. İşkence devam eder.
Koyun, inek ne olursa olsun tüm bu hayvanların kaderi az hareket, suni gıdalar ile şişmanlatılmaktır. Son aşamada otomasyon sistemi ile canlarından olmaları değişmez.
Hayvanları sadece et olarak görmek yanlış olacaktır. Mesela kaz tüyü giyim sektöründe oldukça popülerdir. Bir de o kazların tüylerinin canlı iken yolunmaları olmasa, insan kaz tüyü dolu bir battaniyenin içinde daha huzurlu uyur. Merak etmeyin, kaz tüyü nasıl elde edildiği bilinmediği için insanlar yine huzurla uyuyor.
Mağarada yaşayan atalarımız beslenmek için et yemek zorundaydı. Ayrıca giyinmek için hayvanın derisini kullanmalıydı. Bir de kendi güvenliği için hayvan öldürmek zorundaydı. Ancak insan sindirim sisteminin de gösterdiği gibi diğer canlılardan farklı olarak bizler hem et hem ot ile beslenebilecek bir yapıdayız. Aslına bakarsanız sindirim sistemi önce et sonra ot için evrilmiştir. İnsan türü belki 1 milyon yıl sonra daha da evrilerek sadece otla beslenen daha barışçıl bir tür olacaktır.
Zaman içinde, bebekken evlat edinilen kaplan yavrularının hikayesini duyarsınız. İlk kez et yiyene dek barışçıllardır. Ancak etle tanışmalarından itibaren vahşileşirler. İnsanda da durum aynıdır. Et, insanı vahşileştirir. Eline balta alıp ortalığa saldırmaktan bahsetmiyoruz. Toplumsal davranış ve olaylara bakıştan bahsediyoruz.
Daha huzurlu bir dünya için ete olan ilginizi en aza indirin. Hayvanlar, üretim çiftliklerinde acı çekmez. Kilo almaz, üstüne üstlük daha sağlıklı olursunuz.