Grease filmi için 50 li yılların sonu 60 lı yılların başını anlatan, 70 lerde çekilmiş 80 lerde dünyayı sallamış diyorlar. Bir Broadway müzikalinin filme uyarlaması. Grease erkeklerin saçlarına sürüp saçları yanlardan öne getirip orada döndürmesini sağlayan jöle veya briyantin aslında. Bir de sprey sıktın mı kafa atıp adam bayıltırsın. Şimdi gençler genelde kazıtıp geziyor saçları ama o zamanlar yani Retro’nun delikanlı olduğu zamanlar saç kız erkek herkes için servetti.
70 lerde kulak açıkta kaldı mı sanki başka şey açıkta kalmış gibi oluyordu insan. 80 lerde hızla değişen dünya insanların saçını da kabarttı rüzgarından. Biz yine de 80 lerin ortasını geçtik tabi briyantin ve spreyle. Bunları saça uyguladın mı mobilyanın verniği gibi epey idare ediyordu. Çıkarması zordu.
Çeşitli telkinlerle büyükler erkeklere saçlarının ilerde döküleceğini, kel kalacaklarını söyleyip vaz geçirmeye çalışırlardı. Kızlar deli gibi saçlardı kabarta kabarta gezerdi. Ortak aksesuar vatkaydı. Neredeyse don, atlet, çorap her şeye vatka takılırdı. O yıllarda vatkadan servet sahibi olanları bilirim hatta çantasında vatkam düşerse diye yedek taşıyan kızlar, vatkasını kaybetmiş arkadaşına ödünç vatka verenler. Renklerde kararsızlık dünya çapında doğadaki tüm renkleri içiçe sokmuştu.
Türkiye’ye filmler o zaman birkaç sene gecikmeli gelirdi. Şimdiki gibi filmler dünyada aynı anda vizyona girmezdi ama o yıllarda başka bir fenomen vardı.. Film gelir ve insanlar izlemeye koşardı ve çıkışta istisnasız herkes başrol oyuncusu olarak dağılırdı evlerine. Grease geldiğinde de aynısı oldu. Gençler hafta sonu öutlaka disco veya sinemaya giderlerdi. Grease geldiğinin milletin filmi seyredip okula geldiği ilk gün yoklamada bizim sınıfta 26 Danny Zuco vardı. Bir arkadaşımız harçlığı denk getirememiş ve 27 olamamıştık.
Kızlar olaya daha çekingen daha geç katıldı elbet. Haftalar geçmesine rağmen hala sadece bir kaç Sandy vardı okulda. Bilindiği kadarıyla tüm ülkede durum aynıydı hemen hemen.
Aradan yıllar geçti. İşin garibi saçlarını o şekle sokanların hala hatırı sayılır saçı var. Ancak diğerlerinin, briyantin , jöle ve sprey kullanmayanların saçları daha çok döküldü. Ama bu kozmetiğin kimyasıyla alakalı bir şey değil bence. Tamamen insanın kimyasıyla alakalı. Bu tüm zamanların ötesindeki filmin coşkusunu hala hissedebilenler varsa şimdi benim gibi saçlarını karıştırıyorlardır keyifle.
Bu noktada bir satır geriye dönüp asıl mesajı verelim. Saçlarınızın sağlığı da öyle asit döküp imha etmezseniz, haftada bir renk değiştirmezseniz aslında büyük ölçüde sizin yaşam sevincinizle bağlantılıdır. Saç sağlığı sizin kimyanızla ilgilidir öncelikle. Kadir İnanır’ın bir filminde çok gerçekçi bir sahne vardı. Adamın saçlar 30 saniyede bembeyaz oluverdi üzüntüden. Gerçektir. Hani sıkıntıdan, üzüntüden dökülür ya saçlar, çünkü saç derisi tıpkı kedilerin cildi gibi oldukça hassastır.
Grease is the word! Bir de Hair var ama o bambaşka..
Koş Anadol koş bu yollar senin için! Bizim Anadol’umuz yeşildi.