4. Dalga İlk Dalganın Kendisidir

Yazar, gazeteci, Fütürist Alvin Toffler’e göre insanlık tarihi 3 dalgadan etkilenir. Birinci dalga tarım devrimi, ikinci dalga sanayi devrimi ve üçüncü dalga ise sanayi devrimi sonrası toplumdur. Her dalga bir önceki kültürü kenara iter. Bundan yola çıkarak belki şunu söyleyebiliriz. Şu anda insanlık birinci dalganın peşinden koşmaktadır.

Milyarlarca insan sanayi devriminin sonucu gelişen kentlerde yaşamaktadır. Ancak oluşturulan kentlerin genişliği ve getirdiği sıkıntılar insan doğasına tamamen aykırıdır. Bu nedenle hemen her kentlinin özlemi tenha bir yerde, bir ağaç ev sahibi olup, kendi halinde ve doğayla iç içe yaşamaktır. Tıpkı birinci dalgada olduğu gibi.

Ancak artan kentleşme nedeniyle kaçacak tenha alan tükenmek üzeredir. Avcı – toplayıcı toplum, ilk olarak güvenlik nedeniyle bir araya gelip ilk yerleşim yerlerini oluşturmuştur. Bu aynı zamanda tarımın başlaması yani tarım devrimidir. Bunun için seçilen toprakların da verimli, en azından ticarete uygun noktalar olması kaçınılmazdır. İklimi, toprağın verimi, güvenliği, ticaret yollarına yakın olması o yerleşim yerinin en önemli özellikleridir.

Bu şekilde başlayan kentleşme, günümüzde nüfusu milyonları aşan metropollere neden olmuştur. Çoğu insan bir yandan güvenlik ve geçim nedeniyle yaşadığı tenha alanı terk ederken, bıraktığı yerle bağını tam olarak koparmaz. Böylece varlığını hem kent hem de köyde sürdürmeye devam eder. Artan nüfus ve bu şekilde gelişen göç ise sonunda yeryüzünde boş alan kalmamasına neden olur. Boş alanlar artık sadece çöl ve kutuplardır.

Küresel aç gözlülük, daha fazla kazanmak için bu artan nüfusu tüketime teşvik eder. Köyden kente sürüklediği nüfusun elinden köyü alır. Ona artık yılda bir iki hafta tatil yapacağı alanları kiralar. Güvenlik ve geçim nedeniyle göç edilen kent artık güvensiz ve geçinmesi zor yerleşimlere dönerken, geride kalan bakir alanlar geçici ihtiyaçlar için işgal durumunda bekletilir.

Sonuçta ne köyde tarım alanı kalır ne de kentte güvenlik kalır. Bunun sağlıklı yürütülmesi için dengeli bir kentleşme gereklidir. Yani, nüfusun şehirlere orantılı dağılımı. Ancak mevcut durumda bu çözüm çok olası değildir. Örneğin GAP Projesi, Güneydoğu illerinde bir ekonomik canlılık getirecekti. Bunun ardından planlı bir kentleşme yapılabilseydi, Türkiye’nin hemen her yeri Marmara Bölgesi kadar zengin olacaktı. Ancak alınan teşvikler sadece alınıp kullanılmadı. Bölge halkı yine Batıya göç etmek zorunda kaldı. Dolayısıyla bugün yaşadığımız geçim ve güvenlik sorunları ortaya çıktı.

Sonuç olarak modern insan artık evine dönmek istemektedir. Bunaltan kalabalık ve baş edilmesi zor sorunlardan kaçıp bir çeşit ilk dalgaya dönüş yaşanmak üzeredir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz