Marduk ile zayıflamanın ne alakası var diye düşünüyorsanız hayatın bir bütün olduğunu ve var olan herşeyin bir etkileşim içinde kelebek etkisi ile hareket ettiğini hatırlatmak isteriz. Belki 2012 nin dünyanın sonu olduğu düşüncesi bilinçaltınızda kilo almanıza neden oluyordur.
2012 nin dünyanın sonu olduğu düşüncesi ünlü Maya takviminin 23 Aralık 2012 de son bulmasından ortaya çıkmıştır. 1 yılı 365,242 gün olarak hesaplayan (modern ölçümle 365,2422) bu ustaların takvimi ejderha yılında sonlandırmasından işkillenmek doğaldır. Mayalar tarafından çok sevilen Quetzalcoatl yani tüylü yılan adlı tanrının 10. gezegen, X gezegeni, Marduk, Nibiru adı verilen gizemli gezegen olduğu düşünülüyor.
Dünyanın her yerindeki kadim kültürlerde farklı isim ve çizimlerle yer almış Marduk – tanrı gezegenin çok geniş yörüngesinin her 3.661 yılda bir dünyanın yakınından geçtiği sanılıyor. Mezopotamya, Hitit, antik Yunan, Roma, Maya, Hindu kadim kültürlerinde adı geçen, tanımlamaları çok benzeyen bu gizemli gezegenin aslında bir kahverengi cüce olma ihtimali var. Kahverengi cüceler, bir yıldız olabilecek kadar yakıtı olmadığı için yıldız gibi parlak olmayan dünyadan yüzlerce hatta binlerce kat büyük yıldızlardır.
Dünya tarihine bakıldığında gerçekten de yaklaşık her 3.661 yılda bir kez çevresel ve küresel afetler yaşandığını çeşitli yazıtlarda, kutsal kitaplarda ve mitolojik anlatımlarda görebiliriz. Eğer gerçekten dünyamız böyle bir gezegen ziyaretine uğradıysa dinozorların yok olması, Kur’an, İncil ve Tevrat’ta anlatılan Mısır’ın yaşadığı felaketler, Nuh tufanı tam da bu periyotlarda gerçekleşmiş gibidir.
Pagan geleneğini silmek için semavi dinlerin çabaları göz önünde bulundurulduğunda da bazı ipuçlarıyla karşılaşırız. Değerli yazar Burak Eldem’in 2012 – Marduk’la Randevu kitabında söz ettiği gibi hakkında kötü olarak bahsedilen ve Hristiyanlık tarafından şeytan ilan edilen 666 rakamının aslında bir tercüme hatası olduğu ve doğrusunun Babil, Sümer, Akatça dillerinde Marduk anlamına geldiği öneriliyor. Tüm bunların çivi yazısı olduğunu düşünürsek ve geçmişte yapılan hiyeroglif, çivi yazısı tercüme hatalarını hesaba katarsak bunun doğru olma olasılığı yüksektir.
Kadim anlatımlarda Marduk’un bir gün gök yüzünde belirdiği ve 1 hafta veya 1 ay kadar orada kaldığı anlatılır. Muazzam çekim gücüyle yeryüzünde seller, yangınlar, depremlere neden olur. Gece ve gündüz farklılaşır. İnsanlarda panik, toplu intihar gibi şeylere neden olur.
3.661 dünya yılı süren 1 Marduk yılında dolayısıyla zaman kavramı farklıdır ve misafir gezegenimizden dünyaya insana benzer varlıklar iner. Bunlar bir çeşit vicdan veya sorumluluk hissiyle insan neslinin tarım ve teknolojide ilerlemesine katkıda bulunur. Dönemin bilgisayar, film efekti bilmeyen insanları tarafından bu varlıklar tanrılar olarak tanımlanır. Bu tanrıların ömürleri de binlerce yıldır çünkü geldikleri yerde zaman farklı işlemektedir. Mezopotamyada bulunan astronot, pil gibi antik çizimler bu varlıkların dünyada bulunduklarına kanıt olarak gösterilir. Bu değerli eserlerin tamamına yakını ABD’nin Irak’ı işgali sırasında Bağdat Müzesi’nden çalınarak Amerika’ya götürülmüştür. Belki de ABD’nin Irak’ı işgali arkasındaki asıl neden Saddam Hüseyin yüzünden ulaşamadığı bu eserleri yakından incelemek ve gelecek hakkında bilgi toplamak veya kanıtları ortadan kaldırmaktır.
Bazı metinlerde 10. bazılarında 12. gezegen olarak tanımlanır Marduk. 2006 da Prag’da toplanan Uluslararası Astronomi Birliği tarafından Plüton gezegen tanımlamasından çıkarılmıştır. Aslında Plüton güneş etrafında dönen 10. büyük gök cismidir. Bu da 10 veya 12 Marduk’un sıralamasındaki karmaşayı açıklayabilir. Şu anda Plütondan sonraki uzay hakkında fazla bilgimiz yok ancak çeşitli kereler, 1970, 1980 ve 2000 lerde Plütonun arkası gözlemlerinde bazı gökcisimlerinin görünmeyen bir güç tarafından etkilendiği ve yörüngelerinde çeşitli sapmalar meydana geldiği NASA tarafından dünyaya açıklanmıştır. Hemen her yıl işte bulduk şeklinde bir açıklama mutlaka NASA dışı araştırmacılar tarafından haber olur ve daha sonra NASA bu gökcismine sadece bir numara verir, kayda geçer.
Ancak yadsınamaz gerçekler şunlardır. Plütondan sonra henüz tam olarak tanımlanamayan bir çekim gücü bulunur. Plütonda meydana gelen bir hareket dünyamıza yaklaşık 5,5 saat sonra ulaşır. Aramızdaki mesafe 5.692.000.000 km dir. Demek ki dünyamız kadar yakınından bir cisim geçse, birden ortaya çıksa biz bunu 10-12 saat sonra fark edeceğiz. Bu da demektir ki eğer bir Marduk varsa hadi bakalım 2012 ye girdik hala bir şey görmedik demek için erken olabilir.
Anlatılara göre Marduk’un gelişinden hemen önce dünya üzerinde volkanik, tektonik hareketler oluşur. Sosyal anlamda Arap Baharı gibi değişimler gerçekleşir, kırallıklar yıkılır. Kıtlık, tsunami, ekonomik bozulmalar yan etkileridir. Yaklaşıyor olabilir mi?
Bir de şöyle düşünün. Biz tüm bunları bir takım kadim anlatılar ve buluntulardan yola çıkarak, kutsal kitapları ve mitolojiyi destek alarak anlatıyoruz. Peki ya hepsi aslında modern insanın sadece 100 yıllık bir planıysa? Ya bu kanıtlar ve destekler 23 Aralık 2012 tarihindedünyayı değiştirmek için medya ve dedikodu aracılığıyla 100 yıldır toplumsal bilince pompalanan bir yalansa ve aslında Marduk diye bir gezegen ortaya çıkmayacak ama dünya düzenini kökten değiştirecek başka bir şey planlanıyorsa? Hepsi 100 yıllık bir planın parçası olabilir mi?
Hiç Maya takvimine göz attınız mı? Ne anladınız?